Güncel

Dr Erman Sever İle Her Anı Mutluluğa Açılan Bir Kapı…Adeta Bir Mucize Doktor

  Teknolojiye olan hakimiyeti, tüp bebek tedavilerindeki en son gelişmeleri takip edip uygulaması onu Kıbrıs’ta başarının simgesi haline getirdi. Her hasta için en etkili ve kişiye özel tedavi planları oluşturarak yüksek başarı oranlarına ulaşıyor. Peki bu tedavilerde başarı tek amacınız mı? – Elbette Hayır. Benim için gerçek başarı, aynı zamanda insan sevgisi ve empatiyle yoğrulmuş bir profesyonellikle de ilişkilidir. Son yıllarda Kıbrıs’ta bir ışık gibi parladınız? Hasta yorumlarınızı sürekli okuyorum. Binlerce aile, liderliğinizdeki ekiple birlikte umut dolu bir geleceğe adım atmanın güvenini yaşıyor! -‘’Teşekkür ederim, çok zarif övgüler bunlar’’ diyor samimi bir tevazu ve minnettarlıkla… Kıbrıs Amerikan Tüp Bebek Merkezi’nin Medikal Direktörüsünüz. Biz başarı öyküleriyle dolu bir kariyerde beyaz sakallı, gümüş saçlı doktorlar görmeye alışkınız😊 Aslında öyle değil… Çok eskiden ve daha başka branşlarda belki… Teknolojiye hakim, dinamik, dijitalleşmeye uyum sağlayabilen, zinde bir bedende, enerji dolu bir yaşam tarzını benimseyen hekimler de bilgeliği ve derin anlayışı yansıtıyor. 40’lı yaşların sonuna doğru her gülümsemenizde yüz hatlarınız bir hikaye anlatıyor. Kırışıklıklarınız, her anın güzellikle iz bıraktığını ifade ediyor. Peki Erman Bey, tüp bebek alanında sizi zirveye ulaştıran nedir? – Merkezimiz sadece modern teknolojisiyle değil, sıcak ve samimi atmosferiyle de bilinir. Malum tüp bebek tedavisi teknolojik bir tedavi, x milyon lira teknoloji yatırımı yapmak sizi en donanımlı merkez yapabilir ama insan odaklı bir yaklaşımınız yoksa, başarısız bir tedavinin bir yuvayı yıkabileceğinin farkında değilseniz, çiftlerin güvenini hak etmiyorsunuz demektir! Donasyon Konusunda doğru bilinen yanlışlardan bahseder misiniz bize? – ‘’Donasyon ile çocuk sahibi olursam, o benim öz çocuğum olmaz’’ düşüncesi var çiftlerde, evlat edinmek ile aynı kefeye konuluyor … Yanlış neresinde peki bu işin?   -Anlatayım😊 Yumurta donasyonu ile gebe kalan anneler, gebelik süreci ve son olarak doğum ile beraber doğal bir anne bebek uyumu yakalarlar. Devamındaki emzirme süreci tüm doğumlarda olduğu gibi anne bebek uyumunu kat kat artırır. Bebek genlerinin yarısını babadan alırken, yarısını annesinden alır. Döllenme sonrası oluşturduğumuz embriyo mikroskopik boyuttadır. Anne rahmine transfer edilip tutunduktan sonra annenin kan dolaşımındaki biyokimyasal maddeler sayesinde  9 ay 10 günlük süreçte büyür. Bu büyüme sürecinde, bebek anne kanındaki biyokimyasal maddelerin etkisiyle genetik olarak anneden etkilenir. Buna epigenetik etkileşim denir. Yumurta donasyonuyla gebe kalan anneler ile normal yolla gebe kalan annelerin yaşadığı gebelik, doğum ve doğum sonrası hormonal süreç birebir aynıdır. Annelik içgüdüleri, bebeğiyle arasındaki kuvvetli bağ tıpkı normal yolla gebe kalmış kadınlar gibidir. Düşünsenize yumurtanız yok, anne olma şansım da yok diyorsunuz… Son teknoloji bir tedavi ama duygusal zorlukları da var diye kahroluyorsunuz… – Evet, işte tam bu noktada ikna olmak, tedaviye umut dolu ve kaygısız başlamak, yukarıda bahsettiğim doğru bilgilerle mümkün. Çocuğunuzla beraber geçireceğiz kocaman mutlu bir ömrünüz, binlerce güzel hatıranız olacak. Yumurta donasyonu tedavisi sizin için ufacık önemsiz bir detay olarak kalacak ve hatırlanmayacak bile…  Ben buna binlerce kez şahit oldum. Bugün hala, bu mutlu hikayelere şahit olmaya devam ediyorum. Sizi bulmuşken herşeyi sormak istiyorum😊😊Donörlerin yani bağışçıların sağlıklı olduklarından nasıl emin oluyorsunuz? Hangi hastaya hangi donörün uygun olduğuna nasıl karar veriyorsunuz? – Ahh işte en önemli, en hassas konu bu!   Şahane! Doğru soruyu sordum anlaşılan…   -Çok merak edilen ve cevabı da çoğunlukla yanlış bilinen bir soru. Aslında her merkezin kendi bağışçı prosedürleri var. Ayrıca yasal olarak yapmak zorunda olduğumuz rutin bulaşıcı hastalık taramaları da var. Pek çok merkez, SMA, talesemi, kistik fibrozis gibi, sosyal medyadan da takip ettiğiniz hastalıkların taramalarını zaten yapıyor. Eğer bağışçınız bu ve benzeri hastalıkların taşıyıcısıysa, eşinizin de bilmediği bir taşıyıcılığı olması durumunda, çocuğun hasta doğması söz konusu. Ayrıca, Kıbrıs Amerikan Tüp Bebek Merkezi’nde, geniş ve sağlıklı donör havuzumuz sayesinde bağışçınız ile aranızda maksimum seviyede eşleşme sağlıyoruz. Donörünüzün saç rengi, göz rengi, ten rengi, etnik köken ve ırkını, eğitim ve özel yeteneklerini, sosyokültürel durumunu bilmeniz mümkün. Çocuğunuzun sosyal yaşamı için donörünüz ile kan grubu uyumunuz sağlanır, fiziksel özellikleri size benzeyecek şekilde, sizin istekleriniz doğrultusunda seçilir. Ayrıca donörlerimiz çok ciddi psikiyatrik değerlendirmelerden geçerek, ailesinde olabilecek kalıtsal hastalıklar hakkında da beyanları alınır. Peki, nasıl güvensin aile? Ne yapılması gerektiğini bilemez ki? Onlar sadece sağlıklı bebek istiyorlar? – Bu konuyu ciddiye alıp araştıracaklar. Donörlere yapılan testleri soracaklar, onlarca hastalık var, en bilinen üç tane taşıyıcı hastalığı taramak ile bugünkü teknoloji ile 600-700 tane taşıyıcı olunabilecek hastalığı taramak bambaşka… Bunu anlamak için doktor olmaya gerek yok, her çift bunu anlar. Kıbrıs Amerikan Tüp Bebek’te donör seçme kriterleriniz nedir? – Biz ek maliyet olmadan rutin olarak donörlerimize RECOMBINE taraması yapıyoruz. RECOMBINE nedir? Malum bizim kendi genetik uzmanlarımız, Kıbrıs’ta sadece bizde olan yeni nesil genetik tarama cihazımız, kısacası donanımlı bir genetik altyapımız var. Recombine ile 250’den fazla gen, 250’den fazla genetik hastalık, 2000’ den fazla mutasyon inceleniyor.   İnanmıyorum… Çok şaşkınım! Bunu duyan her çift sizinle tedavi olmak ister bence! – Evet, eğer bize ulaşıp bu bilgiyi almışsa öyle oluyor zaten, direkt bizi tercih ediyorlar. Her çiftin bir numaralı bağışçı kriteri sağlıktır. Ancak alternatif çok olduğundan çoğu kez 2-3 merkez ile görüşüp tedaviye başlıyorlar. Araştırmak lazım. Bu geriye dönüşü olan bir işlem değil. Sağlıklı bebek sahibi olmak için en iyisini aramaları lazım.       Kıbrıs’taki en iyi merkez Amerikan Tüp Bebek mi? -Benim için en iyisi, kendimi güvende hissetmektir. Tüp Bebekte güvenin altyapısı teknoloji, deneyim ve genetik yeterliliktir. Düşünün bebek sahibi olacaksınız, bağışçınız yüzlerce genetik hastalığın taramasından geçmiş, yumurta kalitesi test edilmiş, döllenme kapasitesi size söyleniyor yani sürpriz yok… Yani ‘’siz emin ellerdesiniz, kendinizi bize bırakın, bebeğinizi sağlıkla kucağınıza alacaksınız’’ Kaldı ki, her ay gebelik oranlarımızın  %85 e vardığını bilerek, yumurta donasyonu, sitoplazma nakli gibi en ileri tedavileri son teknolojilerle uyguluyoruz. Pes edemeyiz, azimli olmak zorundayız. Her ay 100 hastanın 90 a yakını gebe kalıyor ise, bir sonraki ay da diğerleri gebe kalıyor. Ama siz sadece gebe kalmaya yardımcı oluyorsunuz, sağlıklı doğum olacağının bir garantisi var mı? -Yukarıda bahsettiğim gibi tek bir test ile 250 den fazla gen, 250 den fazla genetik hastalık, 2000 den fazla mutasyon incelenebiliyor. Bunlar hastanın transfer sonrası düşük riskini azaltmak, tekrarlayan gebelik kayıplarını önlemek, tedavinin başarı şansını artırmak ve aktarılabilecek hastalıkları engellemek amacı ile yaptığımız taramalardır. Garantiden ziyade, günümüzün en ileri teknolojisi ile sağlıklı doğum için yapılabilecek ne varsa yapıyoruz diyebilirim. Çünkü bizim için gebelik sayısı değil, sağlıklı doğmuş bebek sayısı önemlidir her zaman. Tüp bebeği neden seçtiniz? Bir hikayesi var mı? -Ben doktor olmaya babamın nasıl vefat ettiğini anladığımda karar verdim. Ben 5 yaşındaydım öldüğünde. O nedenle sürece çok hakim değildim. Araştırdığımda birçok tıbbi hata ve 80’li yılların başındaki teknolojik yetersizliğin asıl sebep olduğunu anladım. Yani kendi yaşam hikayenizde sağlıkla ilgili bir dönüm noktası yaşadınız! -Evet, bu deneyim beni etkiledi ve bir doktor olarak hastaların sağlığını iyileştirmeye, elimden geldiğince ölümleri engellemeye karar verdim.  Bu tutku dolu yolculukta, ilk olarak amacım Kalp Damar Cerrahı olmaktı. Ama hastaneye girip çalıştıkça Kadın Doğum, oradaki heyecan, mutluluk, ultrason teknolojisi, Endokrinoloji, Cerrahi… Özetle bu alandaki çeşitlilik ve yoğunluk beni büyüledi. Hem Radyolog, hem Dahiliyeci, hem Cerrah olabildiğiniz çok kuvvetli ve özerk bir branş bence Kadın Doğum! Tüp Bebek ise Kadın Doğum’ un en etkileyici, en faydalı yan dalı. Tüp bebek sürekli yenilik ve en ileri teknolojiler demek. Sizi de ileri teknoloji mi hayran bırakıyor? Kadın Doğum ve Tüp Bebek Doktoru olmak, sadece üreme bilimindeki gelişmeleri takip etmekle kalmıyor, aynı zamanda çiftlerin hayatlarına dokunmak, onların en özel anlarına şahit olmak anlamına geliyor. Benim için her tüp bebek başarısı, içinde bulunan ileri teknolojinin getirdiği avantajlarla birleştiğinde, GERÇEK BİR ZAFER OLUYOR… Aktif olarak Kadın Doğum alanında da çalışmaya devam ediyor musunuz? -Evet, 8 yıl boyunca bir doğumevinde çalıştım. Çiftlerin hayallerini gerçekleştirmelerine yardımcı olmanın verdiği duygusal tatmine alışkınım. Bu yoldan vazgeçemem. Onların tükenmek üzere olan umutlarını güçlendirmek, paha biçilemez bir anlam taşıyor! Bu yüzden, Amerikan Hastanesi’nde geçirdiğim Tüp Bebek Uzmanlığı zamanları, tıp eğitimimin en güzel anıları olarak kalacak. Her an, bir ailenin başlangıcına dokunmak ve hayatlarına anlam katmak için çabalıyorum… Defalarca başarısız denemeler yapan hastalara ve zor vakalara özel, etkili yöntemler uyguluyorsunuz. Zor vakalar sizi yıldırmıyor mu? ”Pes ediyorum, her şeyi denedik, olmuyor” dediğiniz bir hastanız oldu mu? -Hayır, mümkün değil! Asıl baştan çıkaran da bu… Teknolojiyi her hasta için yeniden ve yeniden kişiye özel bir tedavi planı ve uzmanlığımla birleştirmek!     Uluslararası anlamda tanınmış ve bir çok teknikte öncü bir Tüp Bebek Doktoru olmanızı sağlayan motivasyon da bu sanırım?   -Muhtemelen😊         Doktor olmasaydınız ne olmak isterdiniz? Ailenizde başka doktor var mı? -Ailemde iki Kadın Doğum Uzmanı, iki Diş Hekimi, bir de kulak burun boğaz uzmanı var.  Doktor olmasaydım embriyolog olmak isterdim. Hem kişisel tatmin hem de topluma hizmet etme açısından zengin ve anlamlı bir kariyer yolu bence, tıpkı tüp bebek ve kadın doğum gibi. Embriyoloji, insan sağlığını iyileştirmek ve gelecekteki nesillerin sağlığını korumak için heyecan verici bir seçenek olurdu.       Çok dua ediyorlardır size… Başarılarınızı ve içsel huzurunuzu, anne babaların minnet ve dualarına bağlar mısınız? Ben sizde hayatına anlam katan o amacı bulmuş insanlardaki memnuniyeti ve pozitif dengeyi görüyorum!   -Bence asıl konu, yaşama anlam katmanın yanı sıra, etrafınızdaki insanlara da olumlu bir etki yapmanız. Yaşamak bir mucize ve bizler de o mucizenin en başında duruyoruz. Başarılarınızı ister Tanrı’nın lütfuna bağlayın, isterseniz geçmişte yaptığınız eylemlerin sonuçlarına… Benim için çiftlere sevgi ve umut dolu bir gelecek inşa etmek çok değerli. Herkesin bu konuda kendi benzersiz yolunu bulması dileklerimle😊 Binlerce çiftin anne-baba olmasına vesile olmak nasıl bir duygu? -Hakikaten, müthiş!!! Tek kelimeyle müthiş! Onların çektikleri sıkıntılar, bana gelene kadar geçtikleri dikenli yollar, her anlamda yıpratılmışlıkları var. Mahalle baskısı hala var, kadınlar üzerinden ilerleyen bu süreçte de en çok onlar yoruluyor, inciniyor, en çok onlar anlaşılmıyor…  Bu acıları anladığım için, her doğan bebek ile mutluluğum katlanarak artırıyor…                      

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir