Bu Hafta Ne Öğrendim #31
Arap ülkelerinde şahin (kuş olan) sahibi olmak bir zenginlik göstergesiymiş. Yolcu uçağıyla Suudi Arabistan’a giden bir adam, uçaktaki 80 koltuğu, ciddi ciddi şahinleri için satın almış. Qatar Airlines gibi bazı havayolu şirketleri şahinlerin ücret karşılığı uçakta yolculuk yapmasına izin veriyormuş. Örnek verdiğim havayolu şirketi, koltuk fiyatına ek olarak her bir şahin için 360 dolar alıyormış. Bu şahinler avcılık ya da spor için özel olarak eğitiliyormuş ve bir tanesinin fiyatı 250 bin doları buluyormuş, ayrıca her birinin pasaportu varmış. Birleşik Arap Emirlikleri, 2012 ve 2013 yıllarında tam 28.000 şahin pasaportu çıkarttıklarını açıklamış. Tabii her pasaport için 130 dolar daha ödemeniz gerekiyor.
Azerbaycan’da 1838 – 1924 yılları arasında Zeynelabidin Tağıyev adında yardımsever ve çok zengin bir iş adamı yaşamış. Kendisi 1911 yılında bir iş için gittiği Almanya’da güzel bir restorana girip bir masaya oturmuş. Üzerinde bulunan yöresel kıyafetler ve sakallı olması sebebiyle kendisini parasız biri sandıkları için garsonlar adamın yanına gelip sipariş bile almamış. Tabii sonradan bu kişinin kim olduğunu öğrenen restoran sahibi kendisini restorana davet etmiş ve 20 kişilik güzel bir masa hazırlayıp kendisinden özür dilemiş. O esnada iş adamı bu masanın bir günlük bedeli nedir diye sormuş, cevaplamışlar. Bir haftalık, bir aylık, bir yıllık derken, koca yürekli Tağıyev 20 kişilik o masanın 100 yıllık bedelini sormuş ve söylenen miktarı ödeyip, 100 yıl boyunca buraya gelecek her Azerbaycanlı burada ücretsiz yemek yiyecek diye anlaşma imzalamış. Gerçekten de 100 yıl boyunca anlaşma bozulmamış. 2011 yılında anlaşma bittiğinde, Almanya’dan Azerbaycan büyükelçiliğine, anlaşmayı uzatacak biri olup olmadığı sorulmuş fakat elbette olumlu bir cevap alınamamış. Bu bilgiyi bana, geçen hafta hayata geçirdiğim ve yazılarımın altında bulunan BHNÖ formu ile gönderen Vusal Ismailov‘a çok teşekkürler.
İngiliz kuramsal fizikçi Stephen Hawking 28 Haziran 2009’da evinde bir parti vermiş fakat bu partiye kimseyi çağırmamış ve bu partiden ertesi güne kadar kimsenin haberi olmamış. Böylece partiden sadece gelecekten gelen zaman yolcuları haberdar olacakmış ve partiye katılacaklarmış. Tabii beklendiği üzere kimse gelmemiş. Hawking bu testi, zamanda geriye doğru gitmenin teknik olarak mümkün olmadığını kanıtlamak için -şaka yollu- yapmış. Yaman şakacıymışsın delikanlı.
Kilometrekare başına 348 insan (Türkiye: 102) ile dünyanın nüfus yoğunluğu en yüksek ülkelerinden biri olan Japonya, aynı zamanda %67 ile en yüksek orman alanına sahip gelişmiş ülkelerden biriymiş. Tabii bu durum öyle şans eseri gerçekleşmemiş. Adamlar ta 300 yıl önce ormanların yok olma tehlikesini görüp ona göre tedbirler almaya başlamışlar ve sonunda Japon toplumu emeklerinin karşılığını almış. Türkiye’de ise maalesef ormanlık alan oranı %27,6 olarak belirlenmiş.
Harry Potter filminin başrol oyuncusu Daniel Radcliffe, 10 yıl önce magazincilerden kurtulmak için enteresan bir yöntem uygulamış. 6 ay boyunca evinden dışarı çıkacağı zaman sürekli aynı montu giymiş ve doğal olarak magazin habercilerinin çektiği fotoğraflarda hep aynı montla yer almış. Bu da fotoğrafların tamamının aynı gün çekildiği algısı yarattığından bir süre sonra fotoğraflar medyada kullanılamaz hale gelmiş. Aferin sana Daniel, akıllı çocuksun.
İngiltere’de bir eve giren hırsızlar evde bulunan bilgisayarı çalacakken nasıl olduysa bilgisayardaki bazı dosyalar gözlerine çarpmış. Bakmışlar ki bilgisayarda çocuk pornosu içeren görüntüler var, hırsızlığı falan bırakıp polise gitmişler ve her şeyi anlatıp ev sahibini hapse attırmışlar. Olayın nasıl geliştiğini anlatmak zorunda oldukları için hırsızlıkları da açığa çıkmış haliyle. Bu koca yürekli hırsızlara hakim sadece 1 yıl kamu hizmeti yapma cezası verirken, pedofili ev sahibine de 3 yıl hapis cezası vermiş. Namuslu hırsız dedikleri bu olsa gerek.
Örümcek Adam filmini hemen herkes izlemiştir. Eğer hatırlarsanız, Peter Parker örümcek adamlığa geçiş sürecinde örümcek hislerinin farkına varıyordu, bazı değişiklikler oluyordu falan. İşte tam o sırada, okul kafeteryasında, Mary Jane ıslak zemine basıp elinde tepsiyle düşüyordu da tam düşerken bizim Peter, Mary’i ve elindeki tepsiyi, hatta tepsinin içindeki yiyecekleri havada yakalıyordu. İşe o sahnede görsel efekt falan yokmuş, tamamen gerçekmiş ve Tobey Maguire (Peter Parker) bunu başarabilmek için aynı hareketi tam 156 defa denemiş. Sahnenin sonunda adamın yüzünde görebileceğiniz o şaşkınlık ve gurur ifadesi yapmacık bir ifade değilmiş yani.
Piksel (pixel) kelimesi, picture element yani resmin yapıtaşı kelimesinin kısaltılmış haliymiş.
Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ın oynadığı, 1977 yılında çekilen meşhur Selvi Boylum Al Yazmalım filminde Asya karakterinin Samet adında bir oğlu vardı, bilirsiniz. Bu Samet meğer bir kız çocuğuymuş ve adı da Elif İnci’ymiş. Elif İnci hala oyuncuymuş ve ben kendisini tanıdığımı fotoğrafını görünce fark ettim. Erkek çocuğu rolünde bir kız çocuğu oynatmak enteresan bir eylem. Sebebi neydi ki?
2000’li yılların başında ortaya çıkan ve dünyada milyonlarca insan tarafından kullanılan Nokia 3310 geri dönüyormuş. Microsoft’la beş yıllık bir anlaşma yapan ve bu süre içerisinde kendi adıyla telefon üretimi yapmayan Nokia, efsane telefonu 3310’u, günümüz şartlarına uyarlayarak (Android işletim sistemi kullanmak gibi) piyasaya sürmeye hazırlanıyormuş. Bu arada Temmuz ayında Samsung Galaxy Note II ile beraberliğimizin 4. yılı dolmuş olacak ve hala bozulmadığı için resmen telefonu değiştiremiyorum, belki “Back to the Future” yapıp 3310’a döneriz 🙂 Haftaya görüşmek üzere! Not: 3310 resmi sadece konsept yani gerçek değil.
Yükleniyor…