Yaşam

Bu Hafta Ne Öğrendim #40

 

Bir pirinç çeşidi olarak bildiğimiz baldo pirinçte geçen baldo kelimesi, İtalyancada yiğit, cesur, gözüpek anlamına geliyormuş. İtalyanca bir isim kullanıyor olmamızın sebebi ise bu pirinç türünün İtalya menşeli olmasıymış. Baldo pirinç ilk kez 1971’de Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından ithal edilmiş.

Yaklaşık 50 yıl önce Amerika’da en çok çalışana sahip olan şirket General Motors iken, bugün Walmart adlı perakende satış zinciriymiş ve General Motors işçilerine saatlik 50 dolar öderken, Walmart’ın günümüzde verdiği saatlik ücret yaklaşık 8 dolarmış.

Walmart’ın dünya çapında 2.3 milyon çalışanı varmış ve bu sayının 1.4 milyonunu Amerika’daki çalışanlar oluşturuyormuş. Şirket, 2016 yılındaki geliri olan 482 milyar dolar ile Fortune Global 500 listesinde 1. sıradayken, listeye 419. sıradan girmeyi başaran Türk şirketi Koç Holding’in 2016 yılı geliri 25 milyar dolarmış. Yani, sadece Walmart şirketinin 1 yıllık geliri, Türkiye’nin dış borcunu (2016 yılı itibariyle 421 milyar dolar) kapatmaya yetiyor, üzerine 60 milyar dolar para kalıyor.

Görsel kaynağı: vikipedi

İsveçli bilim insanlarının yaptığı bir araştırma, insanın dokunma hissi ile ilgili çok güçlü bir ayırt etme yeteneği olduğunu ortaya koymuş. Şöyle ki pürüzsüz görünen bir yüzeye dokup parmağını hareket ettiren bir insan, 13 nanometre kadar küçük bir pürüzü bile hissedebiliyormuş. Bu, şu anlama geliyormuş: Eğer parmağımız dünya boyutunda olsa imiş, dünyaya dokunduğumuzda bir ev ile arabanın farkını parmak ucumuzla hissedebilirmişiz.

Bu arada nanometre, metrenin milyarda biri, yani 1 nanometre =0,000000001 metre. 13 nanometrenin ne anlama geldiğini şöyle daha iyi anlayabiliriz: Hücre zarının kalınlığı 12 nanometre. İnsan saçı 60.000 nanometre, ortalama kondom kalınlığı 50.000 nanometre, dünyanın en ince kondomunun kalınlığı ise 18.000 nanometre imiş. Yani onu hissetmezsin, bunu hissetmezsin diye reklam yapanlara aldanmayın. 13 nanometre diyoruz.

Motosiklet kazalarında ölüm oranı, araba kazalarına göre 27 kat daha fazlaymış. Bunun sebebi, insanların çoğunun kask takmaması ve buna bağlı olarak kaza esnasında kafalarından hasar almalarıymış. Kaskın, motosiklet kazası sonucu yaşanan ölümler üzerindeki etkisi %37 imiş. Yani her 3 kişiden 1’i kask taktığı için ölümden kurtuluyormuş. Araç kullanıyorsanız kemerinizi, motor kullanıyorsanız kaskınızı lütfen takın.

Kim Jong-nam ve kardeşi Kim Jong-un

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, 2011 yılında, babasının ölümü sonrası devlet başkanlığı görevine getirilmiş. Bu arkadaşın aslında kendisinden 12 yaş büyük bir üvey abisi (anneden ayrı) varmış ve babasından sonra devletin başına abisinin geçmesi bekleniyormuş. Kim Jong-nam adlı abi, Mayıs 2001’de sahte pasaport kullanarak yanında 2 kadın ve 1 çocuk ile Japonya’ya girmek istemiş fakat Japon yetkililer tarafından enselenmiş. Tabii olay basına yansıyınca, bu eleman babasının gözünden düşmüş, böylece bizim Kim Jong-un lider olmuş. Bu satırları yazarken konuyla ilgili öğrendiğim ilginç bir bilgi de Kim Jong-nam’ın 13 Şubat 2017’de, Malezya’daki Kuala Lumpur Havalimanı’nda zehirli iğne ile, iki Kuzey Koreli kadın casus tarafından öldürüldüğü oldu. Kesin o manyağın işi.

Kontrol edilemeyen seyahat etme isteğine sahip insanlar varmış ve bu durumun adı dromomani imiş. Bu durumdaki insanlar spontan olarak kendi rutinlerinden ayrılarak uzun mesafelere seyahat eder ve farklı kimlik ve amaçlar edinirlermiş. Tekrar eski kimliklerine dönmeleri ise aylar sürebilirmiş. Almanca’da benzer bir durum için wanderlust diye bir kelime varmış. Wanderlust, yoğun olarak seyahat etme, dünyayı gezme arzusu olarak Türkçe’ye çevrilebiliyormuş. İkisinin farkı ise sanırım dromomaninin bir istekten çok bir ruhsal bozukluk olması diye düşünüyorum.

Danimarka’da İnsan Kütüphanesi (Human Library) adında bir kütüphane kurulmuş. Bu kütüphanenin diğerlerinden farkı, hikayesini okumak için kütüphaneden bir kitabı değil, gerçek yaşam tecrübelerine sahip bir insanı ödünç alıyor olmanızmış. Yarım saatliğine bir politikacıyla, bir fahişeyle, bir evsizle ya da fiziksel saldırıya uğramış bir kadınla oturup, onun benzersiz hikayesini dinliyormuşsunuz. Bu kitapların sıradan bir kitaptan üstün olan yanı ise hikayenin ortasında, hikaye ile ilgili herhangi bir soru sorup cevabını alabiliyor olmanızmış. İnsan Kütüphanesi fikri Danimarka’dan Dünya’nın çeşitli ülkelerine yayılmaya başlamış bile. Bence çok güzel bir fikir, keşke Türkiye’de de olsa. Gidip kitap olsak.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir